Oyuncular:Girmek isteyen bana pm'le ulaşarak rp'sini yazabilir. Sayı beşi geçmesin. Güzel bir kurgu olacağına inanıyorum.
Kurgu:Quintus'un bir kurtadamı öldürmesine tanık olanların başından geçenler
Karanlığın havaya bir toz bulutu gibi yayılmasını izliyordu Quintus. Yavaş ve seri adımlarla mezarlığın arasından ilerliyordu. Sarı uzun saçları mavi gözlerinin önüne alnının önünden iniyordu. Mavi gözlerinin arkasında öfke parlıyordu. Kırmızılığı yayılmaya başlarken ayaklarının altında ezilen kurumuş otların sesi bu kasvetli sessizliği yarıp geçiyordu. Gecenin soğuğu üstüne rüzgarı giymişti. Quintus'un üstüne doğru sertçe vururken uzu saçlarını havalandırıyordu.Dalgalanan saçları gözlerinin önüne daha fazla geliyordu. Quintus ne rüzgarın sert esişini,ne de göznün önüne gelen saçları aldırıyordu. Sadece öfkeyle parlayan gözlerinin arasından yavaş ve sakince kurumuş sarı çimlerin üstünde ilerliyordu. Etrafta tüyler ürpertici bir his vardı. Bir mezarlığın içinde hissettiğiniz o ürperti hissini veren duygu Quintus'u hiç mi hiç etkilemiyor gibi görünüyordu.Bunun yanında kusursuz yüzünde korkunç derece bir sakinlik vardı. Sahte bir maske olduğunu gözleri ele veriyordu. Bacakları yavaşça ve sakince kasılıp gevşerken karanlığın arasından gelen bir ses onun yerinde durmasına sebep olmuştu. Quintus hafif bir şekilde derin nefes almış ve arkasına dönmüştü. Kocaman buğulu kırmızı gözler ve bembeyaz dişler karşısında duruyordu. Gecenin karanlığında bile parlayan dişlerin beyazlığı gerçekten dikkat çekiciydi. Quintus'un yüzündeki sakinlik ifadesi bozulmamıştı. Aksine karşısındaki kan emiciye gülüyordu. Öfkeli gözleri arasından gülüyordu.Birden hafif bir fısıltı halinde dışardaki rüzgara katılan ses tüm sessizliği bozmuş gibi görünüyordu. Sakin ve soğukkanlı bir ses tonu.. Quintus konuşmaya başlamıştı.
"Bakın burada kim varmış? Bir av günü.. Ama insanın kurtadamı avladığı bir av günü!"
"Ne!? Hayır yapma!
Quintus kurtadamın konuşmasına bile fırsat vermeden kendine bahşedilen yeteneğini kullanarak acı içinde yere yığılmasına sebebiyet vermişti. KUrtadamın çığlıklar içinde yerde kıvranmış ve elleri ile kafasını tutarak bağırması gecenin tüm sessizliğini bir peçete gibi savurmuştu. Quintus ise karşısında sakin ve umursamaz bir şekilde yerde debelenen bedene bakıyordu. Gözlerinin arkasındaki öfkeyi ona boşaltıyordu. Ama daha sadece bir kez saldırmıştı. Tek bir bakış ve konsantre olayı ve işte vampirin acıları olmuştu. Kurumuzş çimlerin bedenin debelenmesinden çıkan ses ve yere acıdan vuruştan yansıyan sesler arasından gelen kocaman bir çığlık tamamen geceyi sarmıştı. Mezarlıklardaki ruhların gözle görülür bir şekilde görünümü olsaydı bu durum karşısında hepsi korkudan yerlerinden sıçradıklarını görülebilirdi. Quintus'un yüzüne yayılan gülümsemenin hainliği okunurken o yerde debelenen bedenin yanına gelerek diz çökmüştü. Ona gülümseyerek bakıyordu. Ama gözlerinden öfkesini kusuyor gibiydi. Birden o fısıltılı sesi ile bir kez daha gecenin rüzgarın arasından konuşmuştu.
"Bana yamuk yapmayacaktın Jared.. Beni o gün orada satmayacaktın. Beni ve ailemi.. Şimdi sonsuz acıyı hisset! Annemin ve babamın neler çektiklerini hisset!"
Birden büyük bir çığlık mezarlıktan yankılanmıştı. Etkisi o kadar büyük olmuştu ki karşıdaki uyuyan kuçlar korkudan uçup karanlığın arasına girmişti bile. Yerde debelenen beden şimdi nefessiz kalıyordu. Boğazını tutuyordu ama içeriye bir gram bile hava gelmiyordu. Gözlerinin son bir kez geceye bakmasının izliyordu Quintus.. Çığlıklar içinde debelenmeyi kesen kurtadam Jared artık bu fani hayatta yaşamıyordu. Quintus orada sakin bir tavırla cansız bedene bakıyordu. Göz bebekleri ortadan kaybolmuş gözlere bakıyordu. Gece sert rüzgarını üstüne bursa da o öldürdüğü bedene bakıyordu. Acı çektirdiği ama bundan bir gram bile etkilenmediği anıyı bir daha hayal ediyor gibiydi. Bacaklarının üstünde doğrulduğunda gecenin soğuğu ensesindeki hafif ter damlacıklarını öperken saçları dalgalanarak dans eder bir durumda duruyordu. Gecenin karanlığına bakıyordu. Mavi gözlerinin ardındaki öfke parıltısı kaybolmuştu. Şimdi suratındaki soğukkanlılık tamamen ürkütücü bir hal almıştı.