~ Light Road ~
Özel Güçlerini yansıtmaya ne dersin? O zaman katıl !
~ Light Road ~
Özel Güçlerini yansıtmaya ne dersin? O zaman katıl !
~ Light Road ~
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

~ Light Road ~

.. Özel Güçlerini ışığa yansıt ..
 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Alyssa'nın Ofisi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




Alyssa'nın Ofisi Empty
MesajKonu: Alyssa'nın Ofisi   Alyssa'nın Ofisi I_icon_minitimeCuma Eyl. 04, 2009 2:27 pm

+Betimleme; Oda büyük ve dikdörtgen şeklindedir. Kapıdan girince, sağ tarafta koyu renkte bir masa bulunur, benim masam. Üzerinde kırmızı örtü ve birkaç gereksiz malzeme vardır. Masanın üzerinde ki duvarda ise başarı ve teşekkür tablolarım vardır. Ofisin duvarları kırmızı, tavanı krem rengindedir. Zemin; masalar ile uyumlu olması açısından, koyu renk parkelerden yapılmıştır. Masamın karşısında, çalışanların toplantı masası olarak, uzun bir masa daha bulurunur. Bu büyük ve genelde tozlu olan masanın üzerinde sadece bir tane çiçek vardır. Etrafındaki sandalyeler ile tamamen uyumludur masa. Bunların dışında ofisin boş duvarlarında, vitrinler, değişik tablolar ve ufak sehpalar bulunur. Ufak bir yerde de ofisimi bir bütüne tamamlayan deri koltuklar vardır. Bu büyük oda da üç-dört tane de pencere vardır. Perdeleri tavanla uyumlu olmak üzere krem rengindedir ve her zaman odada ki en temiz yer pencereler olmuştur. Ofisin en güzel parçası ise en köşede bulunan beyaz piano'sudur. Craig'in bana hediye ettiği bu piano, benim için büyük önem taşır. Ofisin en gözde eşyasıdır. Piano'nun yanında ise içinde içkilerin bulunduğu küçük bir vitrin daha vardır. Her tür içkinin bulunduğu bu vitrin fazla dikkat çekmez. Sabaha kadar ofisimde geçirdiğim zamanlarda ve özel arkadaşlarım için açılır bu vitrin.


+Dipnot; Ofisime isteyen herkes girebilir. Herhangi bir izne gerek yoktur. Tek kural, ofisimde kavga, gürültü ve tartışma olmamasıdır.



Rol Playing Game!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nienoria

Nienoria


Mesaj Sayısı : 27
Kayıt tarihi : 22/08/09

Özel Gücün
Özel Güç: Zaman Akışı

Alyssa'nın Ofisi Empty
MesajKonu: Geri: Alyssa'nın Ofisi   Alyssa'nın Ofisi I_icon_minitimePaz Eyl. 06, 2009 3:46 pm

Oturduğu eskimiş ve çoğu yeri yırtılmış koltuktan karşı tarafındaki kadının çatılmış kaşlarına ve sinirle kasılmış ağzına bakmadan da onun bu karardan tiksindiğini ve istemediğini anlayabiliyordu. Insomnia’ya kalsa gidip herkesi parçalayarak bu işten birkaç dakikada kurtulacak, taptaze şarap şişelerini sabaha kadar kafasına dikerek bir kutlama yapacaktı. Ama bu Nienoria için tam anlamıyla bir intikam planı sayılmıyordu elbette. Aslında karşısına geçip acı çektirmek tabii ki birinci plan olarak gözünün önündeydi her zaman ama bazen insanlara manevi acılar çektirmekte hoşuna gidiyordu. Örneğin sevdiği birini öldürmek her zaman işe yarardı ama şimdi asıl manevi olay farklıydı. Neredeyse elli yıl önce bir ailenin de soyunu tüketmişlerdi ya da onlar o zamanlar öyle sanmışlardı çünkü gerçekleri daha sonra öğrenmişlerdi yine. Yıllarca aile yokluğu çeken bir insanoğlu kendine yepyeni bir aile kurmuş, neredeyse zenginliğiyle herkesin diline düşmüştü. Tek istediğiyse bunun son bulmamasıydı elbette. İnsanoğlunun basit istekleri onu güldürmekten başka bir işe yaramıyordu ve yine öfkesine yenik düşüyordu. “ Nienor bu saçma sapan basit yollara kaçmak zorun değiliz. Gideriz ve bütün ailesini hallederiz kardeşim. Bizim işimiz budur! “ Tavana dikilmiş parlak gözleri aşağı inerek o yuvarlak gözlerle buluşmuş, birkaç dakika bekleyerek düşünmeye çalışmıştı öylece. Bütün aileyi öldürdüğünü düşününce vücudu karıncalanmaya başlamıştı bile çoktan. Bunu istiyor muydu? Tabii ki, evet ancak içgüdüsü de böyle bir şeyi yapmanın daha çok zarar vereceğini düşünüyordu onlara. “ Evet, bu saçma sapan basit yollara kaçmak bize göre değil. Ama düşün bir kardeşim! Böyle bir şey yapmak onu daha da derinden etkiler. Sadece bana güven ve kararda hemfikir olduğunu dile getir. Çünkü biliyorsun sensiz bir iş yapmak hoşuma gitmiyor. Ayrıca arkamı döner dönmez onlara saldırmanı istemiyorum! “ Sinirle kasılmış karanlık yüzde ansızın beliren kararsızlık ona çoktan sızmıştı bile. Bundan istifade toplu ayakkabılarını zemine bastırarak ağır ağır yırtık koltuktan kalkmıştı. Odanın diğer tarafında bulunan kenarları eskimiş aynaya bakarak saçlarını ve elbisesini düzeltmeye koyulmuştu sadece. Kardeşine düşünmesi için daha çok zaman tanımak isterdi ancak şuan öyle bir lükse sahip değillerdi. Her an bir şeyler olabilir ve bütün planları suya düşebilirdi bir gecede. Aynadan arkasında duran kararsız kardeşine son kez gözlerini iliştirmiş daha sonra hızlıca arkasına dönerek kapıya doğru hamle etmişti. “ Benimle misin? “ Gözleri tahta kapıyı incelerken yavaşça sorduğu soruya karşılık bu işi yaptıklarında sonuçları ilizyon olarak kardeşine yolluyordu. “ Her zaman seninleyim, biliyorsun. Ama benden seninle gelmemi isteme! Bu saçma olaya ortak olmak istemiyorum. “ Başını yana doğru kaydırmış, bir kere evet anlamında salladıktan sonra tahta kapının soğuk kolunu yavaşça çevirmişti. Hızlı adımlarıyla geriye zeminde yankılanan topuklu ayakkabı seslerini bırakarak depodan çıkmış ve dükkân çıkış kapısına yönelmişti sadece. Nemli havaya doğru ilk adımını attığındaysa kararından vazgeçmemek için sürekli sonucu düşünmüştü.

Girişte veya diğer bölümlerde kimsenin olmaması pek dikkatini çekmemişti çünkü nereye gitse arkasında bıraktığı karanlık etrafa dağılıyor ve mutluluğu çekiyordu. İnsanların veya diğer yaratıkların onlardan korktuğunu ve buldukları ilk çukura sindiklerini adı gibi biliyordu elbette. Sessizlikte tek duyulan şey topuklu ayakkabısının zemine uyguladı baskıdan dolayı oluşan sesten başka bir şey değildi. Daha odaya girmeden narin bedenin kokusunu ve akan düşünceleri hissedebiliyordu odaklanmadan. Kapıyı açtığında gördüğü oda onun tiksinmesinden başka bir işe yaramamıştı. Dikdörtgen oda ilk bakışta sade bir görünüme sahip olmasına rağmen daha sonra dikkatleri üzerine çekecek kadar çok şey bulunduran saçma sapan bir yer haline dönüşüyordu. Duvarlar kanı hatırlatmayacak kadar açık tonda bir kırmızıya boyanmış, tavan krem rengi olarak tasarlanmıştı sadece. Karşı taraftaki uzun masa bir an dikkatini çekmiş olsa da daha sonra gözleri sağ tarafında duran masayla oturan kadını fark etmişti. “ Sanırım, girebilirim. “ Daha davet bile edilmeden kapıyı son hızla kapatmış, kadının karşısındaki bir sandalyeye kurulmuştu. “ Biraz acele etmem gerektiği için nezaketten yoksun bu davranışlarımı maruz görürsünüz, umarım. “ Bütün yüzünü kaplayacak bir gülümsemeyle hafifçe ona doğru eğilmişti. “ Sizinle konuşmam gereken çok önemli ve bir o kadarda özel bir konu var. ” Neşesini eksik etmeyerek cıvıl cıvıl bir yüzle söylüyordu bütün bunları. Daha sonra odanın en köşesinde bulunan beyaz piyanonun yanında vitrine göz gezdirdikten sonra devam etmişti. “ Sanırım, bu uzun sürecek konuşmamızı bir şarapla devam ettirebiliriz. Kırmızı olsun, lütfen… “ Göz kırptıktan sonra şaşkın yüzü çevreleyen zarif ağzın açılmasını ve bir şeyler söylemesini beklemişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Alyssa'nın Ofisi Empty
MesajKonu: Geri: Alyssa'nın Ofisi   Alyssa'nın Ofisi I_icon_minitimePtsi Eyl. 07, 2009 2:29 am

Karşıda ki pencereden hafif bir güneş ışığı vuruyordu, önümde ki ince parşömene. Rahatsızlık verdiği söylenemezdi fakat dikkatimi dağıtmıyor değildi. Yeni çıkacak sayı için, hazırlıklara çoktan başlamıştım bile. Birkaç isim karalıyor ve aklıma gelen fikirleri sıralıyordum kağıda, fakat henüz kağıdın yarısını bile dolduramamıştım. Bu çok sinir bozucuydu. Ellerimi yaklaşık bir haftadır yıkanmamış olan saçlarıma götürdüm ve içinde gezdirmeye başladım. Sıkıntı ve stres içinde olduğumda yaptığım ilk şeydir bu. Elimde ki kalemi bırakarak, önümde ki dünden kalma suyu aldım, biraz iyi geleceğini umuyordum. Belki de ara vermeliydim. Bütün gece buradaydım ve yorgunluktan ölüyordum. Suyumu yudumlarken bile aklımdan birkaç isim geçiyordu ama sorun zaten isim bulmak değildi, bu isimler hakkında haber bulmaktı. Meslek hayatım boyunca hiç bu kadar zorlandığımı hatırlamıyordum. En berbat yılımı geçiriyor olmalıydım. Ayağımda ki topuklu ayakkabının, topuğuma yaptığı baskıdan dolayı tüm ayağım morarmıştı. Bu berbat görünüm için ne yapmam gerektiğini de düşünmeden edemiyordum. Aslında bazen bu kadar çok şey düşünmek beynimi yoruyordu. Ofisin yanında ki lavaboya gitmeye karar verdim, kapıyı ufak bir gıcırtı eşliğinde açtım ve lavaboya girdim. Tenime soğuk suyun değmesi ile kendime gelebilmiştim, en azından uykum açılmıştı. Tekrar ofisime döndüğümde ise kendimi daha iyi hissediyordum. Masama oturdum ve arkamdaki aynaya döndüm. Saçımda yamuk duran tokayı çıkartarak, tekrar saçımı topladım. Makyajımı da tazelemiştim bu birkaç dakikada. Evet artık daha iyiydim. Kağıtlarımın başına dönmüş ve tekrar kafa yormaya başlamıştım ki ofisime biri girmişti. Bu genç ve çekici bayanı gözüm ısırıyordu bir yerden ama henüz çıkartamamıştım. Ben kim olduğunu soracaktım ki, o çoktan izinsiz içeri girmiş ve deri koltuklarda yerini edinmişti bile. Ben durumu hayret içinde izlerken ise, benimle önemli bir mevzu konuşacağını dile getirmişti. Diğer cümlelerde olduğu gibi buna da cevap beklememiş ve yeni bir cümle kurmaya başlamıştı. Şarap? İlginç. Ben onu tanımıyordum ama o sanki birkaç yıllık arkadaşımmış gibi esnek davranıyordu. Kendimi toparladım ve artık konuşma sırasının bende olduğunu anlayınca, yavaşça söz girdim; “Girmeden önce izin almanız bence daha iyi olurdu, ama sanırım büyütülecek bir sorun değil. Her neyse, anlatımınızın yanında şarap istiyorsunuz öyle mi? Pekala. “ Dedim, ve uzun adımlarla vitrine ilerledim. Kızın ne kadar saygısız olduğunu düşünüyordum, parkede sert adımlar ile yürürken. Cam vitrini açtım ve çok eski olmayan bir şarap ile iki kadeh aldım. Aynı adımlar ile masama ilerledim, bu sefer yürürken düşünmüyor, içkileri dolduruyordum. Masama gelince, ona bir kadeh uzattım sonra bende sandalyeme geçtim. Uyumamamdan kaynaklanan çatlak bir ses ile de devam ettim;“ Sizin şu çok önemli ve özel olan mevzunuzu dinliyorum bayan…”


En son Alyssa Jane Derope tarafından Ptsi Eyl. 07, 2009 11:42 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nienoria

Nienoria


Mesaj Sayısı : 27
Kayıt tarihi : 22/08/09

Özel Gücün
Özel Güç: Zaman Akışı

Alyssa'nın Ofisi Empty
MesajKonu: Geri: Alyssa'nın Ofisi   Alyssa'nın Ofisi I_icon_minitimePtsi Eyl. 07, 2009 7:40 pm

Yorgunluğun baş kaldırdığı yüze odaklanmış, ortalama büyüklükteki iki gözün hal ve hareketlerini şaşkınlıkla karşılamasından hoşnutluğunu belli etmek için kıkırdayarak kıpırdanmıştı. Evet, önündeki oldukça zarif kadına göre bunlar kaba sayılabilirdi ama onun için oldukça nazik geliyordu nedense. Aslında onun kanını hafifçe tadaraktan da gayet güzel bir giriş sahnesi yapabilirdi elbette ama yoğunlaştığı planları onu o kadar meşgul ediyordu ki en ufak bir zaman kaybına tahammül edemiyordu. Asırlardır yaşıyordu ve şimdiye kadar onunla konuşmuş ve sağ bırakmış olduğu çok az sayıda kişi vardı, evet ama genellikle onları işlerinde kullanmış ya da bazı kural ve antlaşmalara uymak amacıyla sakin kalmıştı. En önemli sırlarından birini belki de şuan karşısında duran kadına anlatacaktı ve belki de bu kadın güvenilmez aşüftenin tekiydi. Ama öyle olsa bile anında onu ensesinden yakalar ve dişlerini o güzel bedene geçiriverirdi elbette. Gözünü kadının fark edemeyeceği kadar bir hızla odada gezdirmişti şöylece. Her taraftan düzen ve lüks tanımları akıyordu resmen. Tiksinti dolu düşüncelerin aklına üşüşmemesi için yoğun bir çaba harcıyordu haliyle. Şimdi olmaz! Odaklan işimiz var… Kendini yatıştırmaya çalışarak önce yıllardır ona bir yuva olmuş dükkânını ve hayat arkadaşı olan kardeşini aklına getirmiş, daha sonrada Xaseven’in yenildiğini düşünmüştü – ve morali on kat artmıştı. “Girmeden önce izin almanız bence daha iyi olurdu, ama sanırım büyütülecek bir sorun değil. Her neyse, anlatımınızın yanında şarap istiyorsunuz öyle mi? Pekâlâ.“ Kadının sakin görünmeye çalışan ama bir o kadar şaşkın ve meraklı yüzüne zarifçe kondurulmuş dudaklarından yavaşça hareketlenmeler olurken o çoktan başka düşüncelere kaymıştı bile. Babası onları karanlık tarafa hizmet etmeleri için vampire dönüştürmüş, onlardan bir kukla gibi onu korumalarını istemişti resmen. Buna zaten normal olsalar bile karşı çıkacaklardı tabii ki ancak vampirlik onları daha da kuvvetli ve özgüvene sahip bir gelecek verdiği için onlarda değişimle beraber tamamen yeni bir sayfa açmışları hayatlarına. Babalarını ilk fırsatta acı vererek öldürmüş, hiç geriye bakmadan benimsedikleri sistemle ilerlemeye başlamışlardı. Ne karanlığa ne ışığa hizmet etmemişlerdi tabii ki, – aslında babaları onlardan karanlık tarafa hizmet etmelerini istemeseydi belki karanlığı seçebilirlerdi ama yinede olmazdı, evet – onlar her zaman kendilerini düşünmüşlerdi ve şimdide seçecekleri tek taraf vardı; kendileri. Asırlardır babalarının dostlarının ailelerine baskın düzenlemiş, onların soylarını kurutmuşlardı. Tabii onlar kadar güçlüsü yoktu ve her zaman bir zaferle evleri olan dükkânlarına dönüyorlardı. Tabii önceden birkaç taze kan tüketiyor, dükkânlarındaki kan stokunu kullanarak değişik lezzetler elde ediyorlardı. Özellikle şaraba katılmış kan… Kadının vitrine doğru gidişini bir tane şişe kapıp gelmesini izlerken bütün aklından geçenler bunlardı. Doldurulan kadehlerden birinden birkaç yudum alırken kadının sesini duymuştu yine. “Sizin şu çok önemli ve özel olan mevzunuzu dinliyorum bayan…” Elindeki kadehi yavaşça kırmızı bir örtüyle taçlandırılmış masaya bırakmıştı ve aynı derece hızla saçlarını arkaya doğru itelemişti. “Aslına bakarsanız ben şaraba biraz kan katılınca daha güzel olduğunu düşünmekteyim. Ustalıkla konulmuş bir baharat gibi…” Normale göre hafiften daha uzun köpek dişlerini ortaya çıkararak göz kırpmıştı kıkırdayarak. Daha sonra asıl geliş sebebini hatırlayarak daha da fazla odaklanmıştı. Evet, bu özel olan mevzu gerçekten çok önemliydi ve şimdiye kadar kimseye anlatmadığını daha yeni fark ediyordu. Zaten neden anlatacaktı ki? Hah! Yıllar önce yine babasına yardım etmiş bir adamın ailesini kardeşiyle birlikte gözlerine kestirmişler, şafak sökmeden önce gecenin en karanlık zamanlarından birinde baskın yapmaya gitmişlerdi. Koskoca malikâne de yaşayan onlarca insanı – hatta hizmetçileri bile – kolayca halletmiş, dükkânlarına doğru mutlu bir şekilde dönmüşlerdi sadece. Evet, onlar çok eğlenmişti ve bir ailenin daha soyunu kurutmuşlardı. Ya da onlar öyle sanıyorlardı, evet. Ailenin en küçük gelini geleceği görme gibi bir özel yeteneğe sahipti ve onların saldıracağını önceden anlayarak tek varlığı olan oğlunu çok uzaklara kaçırmıştı herkesten habersiz. Onlar bunu fark etmemişti bile ta ki bu çocuk küçüklüğünden beri asla sahip olamadığı büyük bir aile kurup oldukça zengin birine dönüşene kadar… Onları dükkânlarını kapatmakla veya bir sürü şeyle rahatsız etmişti neredeyse bir yıldır – tabii bazı özel durumlar yüzünden onu öldürmeye yaklaşamamışlardı bile. Sonunda tam nasıl öldüreceklerini öğrenmişken çevreden duyduğu dedikodularla aklında oluşan planı uygulamaya karar vermişti. Onun hakkında kötü bir haber yayacak ve en büyük hayalini darmadağın edecekti! Bu belki de öldürmekten daha zevkli olacak, evet. “Sizden intikam almak istediğim biri hakkında hoşlanmayacağı haberler yapmanızı rica ediyorum. Tabii benimkisi sadece bir rica… Yinede yapılmaması halinde kardeşim ile ben gerçekten çok üzülürüz.” Sesinde ne kadar neşe olsa da araya kattığı ve yüzünde beliren ara ara soğuk görünümü eksik etmemişti elbette. Bu bir nevi şu demekti; Eğer o haberi yapmazsan kardeşim ve ben geçerken sana uğrar, o güzel kafanı hoş vücudundan tek hamleyle ayırır, taze kanının bir damlasını bile ziyan etmeden gecemize neşe katarız.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Alyssa'nın Ofisi Empty
MesajKonu: Geri: Alyssa'nın Ofisi   Alyssa'nın Ofisi I_icon_minitimeSalı Eyl. 08, 2009 2:33 pm

Son cümlelerinden ve ürkütücü dişlerinden kim olduğunu anlamıştım. Bu; Herkesin korktuğu ve dükkanına uğramaya çekindiği kardeşlerden biriydi. Daha önce hiç uğramamıştım fakat ünü kulağıma kadar gelmişti. Her zaman basında yer alırlardı zaten, görmemek ne mümkündü. Etkileyici bir güzelliği vardı iki kardeşinde. Çevremdeki çoğu kişi onlara özeniyordu. Ama güzel oldukları kadar tehlikeliydiler de. Belkide insanları o tehlike çekiyordu onlara doğru. Değişik şeyler her zaman ilgi görür nedense. Onu pür dikkat dinlemiştim, beni tehdit ettiği barizdi. Bu tehdidi dikkate almayacaktım, ben; burada kukla değildim, kim hakkında haber yapmak istersem onun hakkında yapardım. Kimsenin rüşveti veya tehditleri için çalışamazdım. Bu tür şeylerden de hiç haz etmezdim zaten. Benim sinirlenmeme rağmen o fazlaca sakindi. Bu dikkatimi çekmemiş değildi ama alışkındım ben ve içimde ki seslerden biri bu sessizliğin ‘fırtına öncesi sessizlik’ olduğunu söylüyordu. Umarım haklı değilimdir diye düşünerek şarabımdan birkaç yudum aldım, bu sırada şarabın içinde kan olunca nasıl olacağını düşünmeden edemiyordum. Birden midem bulandı ve ellerimi ağzıma götürdüm. Yalnızca birkaç saniye sürdüğü için o fark etmemişti bu hareketimi. Şarabı ve ofis ile ilgileniyor gibi gözüküyordu. Birkaç dakika bekledim ve konuşmaya karar verdim. Ondan korkmadığımı belli etmek istiyordum, çünkü korkmuyordum. Hayatım boyunca korktuğum, gerçekten korktuğum çok şey olmuştu. Bu neydi ki? Ufak bir tehditti. Büyümeyeceğini umuyordum. Aynı çatlak sesimle devam ettim; “ Ben kimsenin emrinde çalışmıyorum bayan. Bir kukla olarak burada bulunduğumu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Kusura bakmayın kimsenin isteklerine göre çıkaramam dergimi ve açıkça konuşmak gerekirse de, kardeşiniz ve sizin üzülmeniz umurumda bile değil. “Dedim, biraz sert bir tavırla. Ne kadar da komikti; karşımda bir vampir vardı ve ona göre tamamen korumasızdım. Yani şuanda çok kötü bir biçimde hayatım son bulabilirdi. Bu düşüncemden uzaklaşarak, ona döndüm ve nedenini bilmeden bir tebessüm gösterdim. Hoşuna gitmemişti söylediklerim, belliydi. Biraz şişmiş olan gözleri, içinde ki ürkütücü gözbebeklerini koruyor gibiydi. O gözler bir an bana bakıyor sonra tekrar başka şeylere yöneliyordu. Bu sırada etrafta ki soğuğu hissetmeye başlamıştım. Üşüyordum resmen… Bu konuşmanın daha kötü bir hal almaması için tekrar cümle kurmaya karar verdim; “Benim söyleyeceklerim bu kadar, umarım iş içinden çıkılamayacak bir hal almaz. Gelecek sayı için biraz işim var, izninizle…” Dedim, yavaşça ayağa kalkarak. Ayağımda ki acıyı bir kez daha hissetmiştim, belli etmemeye çalıştım. İkimizin de kadehinde henüz şarap vardı ama umurumda değildi. O tehlikeli varlığın hemen ofisimden çıkmasını istiyordum. Ölüm tehlikesi içinde, belki en tehlikeli vampirlerden olan bu bayan ile aynı oda da durmak beni rahatsız ediyordu normal olarak. Ellerim masaya yaslanmış, gözlerim o gözlere bakar halde; “Size iyi günler dilerim, bayan.” Dedim. Kapıya bakıyordum artık, o gözlere değil.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nienoria

Nienoria


Mesaj Sayısı : 27
Kayıt tarihi : 22/08/09

Özel Gücün
Özel Güç: Zaman Akışı

Alyssa'nın Ofisi Empty
MesajKonu: Geri: Alyssa'nın Ofisi   Alyssa'nın Ofisi I_icon_minitimeÇarş. Eyl. 09, 2009 7:39 pm

Kardeşiyle birlikte sonsuz hayatlarında herkesten ve her şeyden nefret etmişlerdi, evet. Şuan burada oturup sakince konuşmak bile tiksinip çığlık atmasına yetecek kadar berbat geliyordu ona. Kendini öldürmeye tasarlanmış bir şey gibi hissediyordu nedense. Amaçsız… Paranoyakça çevresindeki şeylere alıcı gözüyle bakan bir av hayvanı gibiydi. Beslenmesine yarayacak her şey onun için değersiz şeylerdi sadece. Konuşmak için veya herhangi başka bir saçmalık için bile değmezlerdi. Bu kıt düşüncelerle kaç asır geçirmişlerdi kim bilir? Bir süre sonra saymak şurada kalsın dönüp arkasına bakacak kadar değerli bulmamıştı hiçbir şeyi. Sürekli anı düşünür ve geçmişindeki sayfaları yırtarak yakardı. Gelecek ise ona basit bir oyun gibi gelir, hiçbir merak tasvir etmeden olacakları düşünmezdi bile. Sadece öyle geçinip giderdi. Arada bazı planlar yapmıyor muydu? Yapıyordu, tabii ki. Ama bunlar yaşamak için benimsenmiş birer kuraldı gözünde. Eğer bir şey istiyorsa kafasını yormalıydı elbette. Yoksa hiçbir şey kazanamazlardı değil mi? En azından babası olan gözünde beş para etmeyen pislik herif ölmeden bunu öğretebilmişti. Güzellikleriyle veya güçleriyle şimdiye kadar alamadıkları bir şey olmamıştı tabii ki. Ama onun gözü asla doymamış, sürekli ve sürekli daha çok şey istemişti. Daha küçücük bir kızken bile bunu düşünürdü ancak korkusuna yenik düştüğü zamanlarda çıkarları bir yaprağın arkasına saklanarak dışarıdan uzaklaşırdı, evet. Karşısındaki narin bedeninin içinde bulunan zekâdan saf düşünceler geçtiğini tahmin ediyordu ancak hafiften çatılan kaşlar bu düşüncesini alaşağı etmişti. Gözleri ve ağzı kasılmış, kaşları çatılmış ve alnında sinirlendiğini belli eden bir çizdi belirivermişti işte. Bütün bu olanlar onun kocaman bir kahkaha atmasına sebep oluyordu ama o işinin üzerindeyken bu tür laubali hareketler yapmaması gerektiğini asırlar önce öğrenmişti. Yoksa karşıdaki kişinin gözünde sert olmaya çalışan basit bir imaj çizilebiliyordu aniden. Vampirlerin doğasında olan bazı özel güçleri kullanmayı geçmişte olan bir olaydan sonra daha az kullanmaya başlamıştı; bunlardan biride düşünce okumaydı tabii ki. Ama şimdi bu zavallı kadının ne düşündüğünü merak eden ünlem işaretleriyle dolmuştu kafasının içi. Kadının önce onun kim olduğunu anlamaması gerçekten garibine gitmişti doğrusu. Kafasını kapıdan uzatmadan yeterince dedikodu çıkıyordu değil mi hakkında? Peki, yoksa bu kadın yeni miydi? Ya da saf salağın tekiydi. Teklifine sıcak bakılmadığını anlaması uzun zamanını almamıştı zaten. Çünkü kolayca tahmin edebilmişti. Konuşmasını beklerken kadının önce hafifçe şarabından birkaç yudum almasını daha sonrada elini tiksintiyle buruşmuş suratına götürdüğünü fark etmişti aniden. İşte şimdi bir kahkaha patlatmak istiyordu ama kendini tutmalıydı elbette. Aklından geçen şarabın içinde kan… ıyk düşünceleri gezinen kadını çoktan fark etmişti. Odada ve kadehinde gezinen parlak gözleri bir düşünceyi daha fark etmişti ve gergince kasılmışları bile. Ondan korkmuyordu demek ki! Böyle bir şey onu çıldırtmaya yetebilirdi işte. Ama sakince önce kadının konuşmasını bekledi çünkü öyle zevki çıkmayacaktı anlaşılan. “ Ben kimsenin emrinde çalışmıyorum bayan. Bir kukla olarak burada bulunduğumu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Kusura bakmayın kimsenin isteklerine göre çıkaramam dergimi ve açıkça konuşmak gerekirse de, kardeşiniz ve sizin üzülmeniz umurumda bile değil. “ Cümlelerin tiksinti dolu ifadelerine birde kadının sert tavrı eklenmişti. Bu kadın kendini ne sanıyor! Eğer daha sonra işine yarayacağını düşünmese şuracıkta gebertebilirdi onu. Aslında halen bu seçeneği atlamış değildi ama dışarına yansıtmadığı öfkesinin de içinde patlayacağına emindi. Kadının gülümsemesi ise neredeyse yüzüne bir şaplak gibi inmiş, onu patlamaya hazır bir bombaya dönüştürmüştü iyice. Bu kadın ölmek mi istiyor yoksa!? Şaşkınlığını yüzüne yansıtmadan inceleyemeye başlamıştı beyaz suratı. Arada bir gözleri odayı tarıyordu mecburen, gerçekten şuan oturduğu sandalyeden karşı taraftaki kadına tek hamleyle atılıp boğazını koparma isteğiyle boğuşuyordu resmen. Buz kesilmiş suratta tekrar bir kıpırdanma olmuş, ince ve güçsüz sesin tekrar sessiz odada yayılmaya başlamasını hissetmişti. “ Benim söyleyeceklerim bu kadar, umarım iş içinden çıkılamayacak bir hal almaz. Gelecek sayı için biraz işim var, izninizle… ” Kadının ayağa kalkmasını sakince seyrederken kovulmanın ne kadar hoşuna gittiğini hissetmişti. Böyle olunca öldürmek daha zevkli oluyordu ama tekrar bunu yapmaması gerektiğini hatırlamıştı ayrıca. Insomnia’yı peşinden çekiştirmediği için şimdi mutlu olmuştu işte. Eğer kardeşi şuan burada olsaydı kadının vücudu çoktan paramparça olmuş bir halde odanın her tarafına yayılmış olacaktı. Bir an kendine bakan gözler daha sonra kapıya dönmüş ve tekrar o ince sesi duymuştu. “Size iyi günler dilerim, bayan.” Odadan çıkması gerektiğini biliyordu, yoksa öfkesine yenik düşecek ve planı da aynı zamanda suya düşecekti. Kadehine şöyle bir baktıktan sonra yavaş hareketlerle kapıya doğru yönelmişti. “ Ben kimse için çalışmanızı istememiştim doğrusu, anlamanızı güçlendirecek bir şey olduğunu da sanmıyorum. Sadece ilginizi çekecek bir şeyler olduğunu düşünmüştüm ve halen fikrimde kararlıyım. Gelecek sayıyı kardeşimle beraber merakla bekliyor olacağız. Daha sonra uğrayacağımızdan emin olabilirsiniz. “ Kapıdan çıkıp gitmeden önce cebinden çıkardığı küçük kâğıdı masanın üzerine bırakmıştı. Kâğıtta adamın adı, soyadı ve haber edilecek birkaç bilgi ve dedikodu vardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Alyssa'nın Ofisi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Crystal'ın Ofisi
» Robin'in Ofisi
» Persie'nin Ofisi
» Irwin Lynn Morgan'ın Ofisi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
~ Light Road ~ :: Basın Mensubu :: Norilency-
Buraya geçin: